29.05.2002 Tanju
Sevgili Dostlar,37.21 N 34.82 W Saat Turkiye'de 09:00 olmalı. Burada 03:00 yine sabah nöbetindeyizEric'le.
Barometre hala 1031mmHg. Rüzgar son 12 saatte biraz arttı. Güneyden ortalama 10 mille esiyor,sonunda motorları stop edebildik. Önceleri bumba çok hareket ettiğinden rotayı biraz saptırmıştık, ama şimdi yine eskisine çevirebildik. 5;5-6 mille gidebiliyoruz. Sağolsun otopilotumuz.
Azorlara 400 mil yolumuz kaldı. Dogu yavas aydinlanmaya basladi. 1 saat sonra güneşin doğuşunu seyrederiz. Bu sefer oltanın başına gececeğim. Dün birseyler yakalanmış sanırım, ama farkına varmamışız, topladığımda göze benzeyen, deniz anasına benzeyen (bu hıza dayanamaz, parçalanır) bir seyler vardı.
Sonra 08:00'dan itibaren uykudakiler kalkarlar. Kahve, 2 parça ekmek, yağ reçel veya baldan oluşan kahvaltıyı herkes munferiden yer. Bulaşıklar biriktirilir. 10:00-11:00 gibi bir gun onceki tahmini (son 24 saatte katettigimiz mesafe gibi tahminler) bulaşığın başına geçer, sonra çare, arka havuzluk yıkanır.
İsteyenler, hava musaitse, esyalarını güverteye cıkartırlar, kurutmakiçin. Yıkanmak, traş olmak isteyenler teker teker teknenin arkasında kovanın başına geçerler. 11:30 gibi yiyeceğimiz yemek üzerine yorumlar başlar. 12:00 şarap açılır, 1.kadeh apero gibi gider, sonra yemek yenir. Tekrar bulaşık. Güvertedeki kuruyan eşyalar alt-ust edilir. Bu sırada ilk parti mail'ler gönderilir/alınır. Aynı anda alınan hava raporları üzerine konuşulur. Sonra kitaplar alınır ve herkes bir köşeye gecer. Biraz okur, biraz uyur. Arada sırada küfür ederek "güneşte kalmışım, kim değiştirdi rotayı" homurtuları duyulur.
16:00 gibi güvertedeki eşyalar toplanmaya başlar. 17:00 en önemli zamanlardan bir tanesidir. Point Time. Haritamızda bulunduğumuz noktayı işaretleriz. Daha öncede herkes kaç mil yaptığımıza dair tahminini söyler, en uzak tahmin bir gün sonra bulaşıkları yıkar. Hızlı bir müzik konur, dans edilir. Arkasından aperatif saati ve yemek gelir, güneşin batışı seyredilir.
En çok kim uyuyor, hala cevaplanamamış en önemli tartışma konumuz. 2 haftadan beri suren bu monotonluk bazen bir kuş, bazen bir yunus sürüsü, bazen bir ucakla kesilir. Ortakların hepsi liseden arkadaş, bazen onların hatıralarına gülünür. Veya gün içindeki olaylara.
Sonra bir kahve içilir, güneşin bıraktığı son kırpıntılar da yolcu edilir. Sabah nöbetine kalkacaklar en gec 20:00 gibi yatarlar. Ve kalanlar için uzun, karanlık bir gece başlar. Bugünlerde ay güzel aydınlatıyor buraları, bulutlar da izin veriyor. Motor calışıyorsa ışıkları yakabilirsiniz, yoksa gaz lambası.
Makinanın başına geçersiniz, biraz mail yazarsınız. Ama coğunlukla pupaya bakıp oturursunuz. Bazen radarın alarmı çalar, uzaklarda bir gemi, veya sağnak yağmur vardır. Keşişmemeye calışırsınız.
Bazen bir çay koyarsınız, bazen bir kahve, bazen müzik.
Teknede müzik çok önemli. Sanırım en iyisi cd. Tabii bilgisayar ve ampli varsa mp3 de mükemmel. Herkesin nöbette tercih ettigi cd'ler var. Ben gelmeden karışık bir cd yapmıştım. İçinde Atena, Joe Dassin, Michel Fugain, Slash filan var.Tabii Ali Samiyen sarkıları, Oguz Yuksel'in "bas basparaları Leyla'ya, bir daha mı gelecegiz dünyaya" parcasını ortaklara pek sevdiremedim. Ama Slash'in Obsession Confession güneş batımında en favori parça.
Kısaca günler boyle geçiyor. Sağolsun Kuzey Atlantik izin verdi, şu ana kadar, rahat bir geçise. Başımıza önemli bir şey gelmedi. Ortalık yavaş yavaş ışıyor. Oltanın başına geçmem lazım. Bu iş iddiaya bindi.
Sevgiyle
Tanju